31 Temmuz 2011 Pazar

Tembel Pazar



An itibariyle saat 15.22 ve ben hala hiç ama hiçbir şey yapmadım. Tumblr sayfamda gezerken, buna rastladım, durumumun en güzel ifadesi olduğu için de paylaşmadan edemedim.

Bu sayfayı kapadıktan sonra da muhtemelen hiç bir şey yapmayacağım. Bundan rahatsız olmamam da cabası:)

Neyse artık, iyi pazarlar herkese...


Huysuz pia tarafından gönderildi.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Bir Günbatımıyım Güneyde



Bir cumartesi gecesi evde oturmanın dayanılmaz ağırlığını yaşıyorum efenim.

Offf Allahım bir cumartesi gecesi evde oturmak ne kadar zormuş desem, siz de bana hadi leyn sanki her cumartesi dışarılardasın deseniz, ağzımın payını verseniz de, ben de ağzının ortasına şaplak yiyen ufak veletler gibi aklım başıma gelerek offurdamayı kessem. Herkes mutlu mesut hayatına devam etse...

Lakin hayat bu değil bebeğim. Bekleyiş aşamasındayım, sancılı geçiyor. Sancıdıkça beynimin içinde kurulan senaryolar artıyor da artıyor. Zaten böyle giderse absürd komedi tadında film çıkarabilecek kıvamda senaryo biriktirmiş olacağım.

Diyeceksin ki ne bekliyorsun, hani şu yazımda demiştim ya aşık oldum diye, hahh tabe ben öyle üç günlük fani dünya anlayışımla zart diye yazdım bunu adama (niye yazdın deme, adam burada olsa gidip yüzüne söylerim zaten, o kadar mal değilim), karşılığında gelen cevaptan bir bok anlamadım ama. Süpersin falan demiş, sonra benim de hikayem var demiş. E anlat dedik, yok gelince yüzyüze anlatacakmış. Şimdi bu adamı odunla dövsen az da, kıyamam..

Şu an yazarken fark ettim de benim blog da bu aşk meşk hikayeleriyle ergen abla bloglarına dönmeye başladı ama işte aşık oldum elimde değil, yazmak istiyorum.

Nerde kalmıştık, hah bu işte istanbula gelecek de, bana hikayesini anlatacak da.. teyyy teyy. Hayır diyorum ki tamam o zamana kadar hayal kur, iyi düşün belki de anlatacakları da iyi şeylerdir, o da senden hoşlanıyordur..vs, sonra ulen diyorum düşün düşün, adam gelsin ben başkasına aşığım desin o zaman gör ebenin amını. Sonra gelsin depresyonlar, gözyaşları. Ay hiç çekemem valla.

E tabi bu sebeple de elimden geldiğince düşünmemeye çalışıyorum, ama işte evde yalnız kalınca, beynime hücum eden düşüncelere engel olamıyorum. Elim telefona gidiyor, bir iki güzel birşeyler yazayım istiyorum, sonra tabi hemen vazgeçiyorum, kızım diyorum ağırdan sat kendini azıcık. 

Öyle işte, kısırdöngü misali burada yazacaklarım bitiyor, yazının başına dönüyoruz ve diyoruz ki bir cumartesi gecesi evde oturmanın dayanılmaz ağırlığını yaşıyorum.

P.S. Başlığı da niye böyle alakasız birşeylerden seçtin dersen, yazıyı yazarken Pilli Bebek-Fotoğraf dinliyordum fonda. Şarkıyı pek severim, bu sözü daha çok severim ondan. Ha kendimce bir anlam yüklemedim de değil, ama o da bana kalsın.

Huysuz pia tarafından gönderildi.

Baş Ağrım Benim Biricik Sevgilim!!!



Sevgili baş ağrım,

Bugün sana mektup yazmaya karar verdim. Yazarak bir çok sıkıntımın üstesinden geldiğimi düşünürsek iyi bir çözüm olabilir sanki :))

Sanma ki, burada oturup sana methiyeler düzeceğim. Senden o kadar sıkıldım ve beni o kadar canımdan bezdirdin ki, gerçekten eski yüzsüz bir sevgiliye döndün. İlk önce küçük flörtlerle başladı ilişkimiz, taaa ergenlik dönemlerimde. O zamanlar ayda bir, bilemedin iki haftada bir görüşürdük benim stres durumlarıma bağlı olarak. Sonra görüşmelerimiz sıklaştı, sen benden vazgeçememeye başladın. Ben kaçtıkça sen kovaladın. Ve en son bu sene neredeyse her gün birlikte olmaya başladık. Ama hakkını yememek gerek, tüm sıkıntılı zamanlarımda yanımdaydın!!! Mesela üniversite dönemlerim... Final sınavı mı var ya da bütünleme, geçip kalmam hayat memat meselesi mi, hooop damlardın yanıma. Ya da biriyle kavga ettim, sevgiliyle tartıştım, ağladım zırladım, ertesi gün şiş gözlerim yetmezmiş gibi yanımda yine sen!
Şaka bir yana arada gerçekten fayda sağladığın bir kaç konu da olmadı değil. Sayende alkolü azaltıp, düzenli beslenmeye ve yogaya başladım ki hayatımda aldığım kararların önemli bir kısmı bu dönemden sonradır. Efendime söyleyeyim, ex sevgilimle sevişmek istemediğim zamanlarda da yaptığın yardımlar yadsınamaz bak, yukarda allah var. Ha gerçi sen işi abartıp her gün bana musallat olunca adamla önce seks hayatımız bitti sonra da ilişkimiz ama olsun, yiğidi öldür hakkını yeme demişler:)

İşte bana musallat olup, hayatımı zindana çevirdiğin bu son dönemde artık tamamiyle hayatımdan çıkman gerektiğine karar verip tedavi sürecine başlamak şu hayatta yaptığım en iyi şey oldu sanırım. Yavaş yavaş sinsice yok etmeye kararlıydım seni, farkına bile varmadın senden uzaklaştığımın. Ve sonunda senden kaçmayı başardım:)

Ta ki bugüne kadar! Alkollü gecelerin sabahında eski sevgilinin yanında gözünü açmak kadar beter bir duygu sabah seninle uyanmak biliyor muydun?

Şimdi hala ayılmaya çalışırken şekerim, bir daha aynı hatayı yapmamak adına telefonunu siliyorum bebişim. Rica edeceğim sen de benimkini sil. Sil ki arkadaş bile kalmayalım, bundan sonra da hayatıma uğrayıp içine sıçmazsan memnun olacağım.

Seni sonsuza kadar hayatından çıkarmaya kararlı olan benden sevgiler. XXX

Huysuz pia tarafından gönderildi.

21 Temmuz 2011 Perşembe

Mucizeler



Az önce aradığım bir şeyi bulmak için defterlerimi karıştırırken yeni yıl dileklerime rastladım. Bir dileğimin sonuna "bu dileğimin olması için de bir mucize olması gerek, ama madem yeni bir yıla giriyoruz mucizelere de inanmak gerek"yazmışım. Enteresan bir şekilde dileğim 1 ay önce falan gerçekleşti.

Tabii bu cümlenin cart diye karşıma çıkması da, sonsuz hayalperest beni sanırım bu bir işaret diye düşünmeye itti :) O sebeple bir önceki yazımda bahsettiğim platonik aşkımla ilgili o kadar da umutsuz olmama kararı aldım. Sevgili platonik aşkım kork benden :)

Ehhh yazımızı da, yine aynı defterin başka bir sayfasında karşıma çıkan, nereden arakladığımı not etmediğim şu cümle ile bitireyim bari...

"Unutma ki, Tanrının herkesle iletişim kurma yolu farklıdır. O yüzden öncelik hep yüreğinde olsun, olsun ki Tanrının sana anlatmak istediklerini duyabil."

Huysuz pia tarafından gönderildi.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Aşık Oldum Galiba...



Şimdi efenim, gelir yaz ayları, gevşer gönül yayları atasözümüzü baz alarak bugünün konusuna giriş yapmak isterim. Bendeniz aşık olmuş olabilirim, yani aslında kuvvetle muhtemel aşığım, ama kendisinin bana yüz vermemesi sebebiyle yiğitliğe bok sürdürmemek adına değilmiş gibi davranıyorum. Ha benim gibi sabırsız bir insan nereye kadar bu şekilde davranır, bir deli anında gidip çocuğun yüzüne, bir höykürüşte ben sana aşığım demez mi bilmiyorum.

Ne zaman demeli diye düşündükçe de, dur bakalım çok sabırsızsın, biraz zaman tanı diyorum kendime.Ama hemen sonra yaww aşk bu zaten o da sana aşık olsa şimdi birlikte olurdunuz neyi bekleyeceksin daha, git söyle, en fazla daha da bir daha konuşmazsınız diyorum. Böyle de büyük sorunlarım var işte kendimce.

Ha bunları niye buraya yazıyorsun dersen, az önce keşfettiğim ve Pippi Haşmet'in* blogunda denk geldiğim
"Blog yazmaktan vazgeçme. Yazdıkça, geçmişinle yüzleştikçe geçmiş acılarının, travmalarının etkisinin azaldığını unutma. Yazarken ağlarsın sümüğün akar ama sonra biter geçer." hayat nasihatine istinaden yazıyorum efendim. 

Yaaa böyle işte, aşkmeşk güzel şeyler bunlar değil mi ama:) 

P.S. Linki kendisinden izinsiz veriyorum, az biraz sonra kendisine mail atıp izin isteyeceğim, olur da hayatta olmaz falan derse artık ne yapalım, boynumuz bükük kaldırırız..

Huysuz pia tarafından gönderildi.

12 Temmuz 2011 Salı

Huzurlu zamanlar içinde huzursuz bir kalp...



Tatildeyim, şu hayatta en sevdiğim yerlerden birinde, aşkı bulup bulup yitirdiğim yerdeyim, kendi cennetimdeyim, huzurluyum, sevdiklerimleyim...Daha ne ister ki insan?

Söz konusu yer burası olunca...Seni...

Bir mesaj gönderiyorum sana, "geldim"... Buluşuyoruz sonra, eski günlerdeki gibi arkadaşça, yanındakilere okuldan arkadaşım diye tanıştırıyorsun, biri hafiften hatırlar gibi oluyor ama konduramıyor...Sen de haklısın, yıllardır ismi konmamış bir şeyi, o şeye konu insanı nasıl tanımlar ki insan? Anlatıyorsun sonra, evlilik kararını nasıl aldığını, evlenmeden önce yaşadığın tek gecelik ilişkileri, aşık olduğun kızları, sanki bizim hiç öncemiz, hiç bir yaşanmışlığımız yokmuşçasına... Dinliyorum seni, kendimi bile inandırıyorum, bak diyorum ne güzel yine eski günlerdeki gibi şakalaşıyorsunuz, konuşuyorsunuz...Bir ara beni ertelenmiş düğününe bile davet ediyorsun...Hayat garip gerçekten...

Sonra kalkmam gerekiyor benim, çıkmadan önce, barda Yalın çalıyor, göz göze geliyoruz, sırıtarak bu o şarkı değil, onu her dinlediğimde seni anıyorum diyorum...Gözlerime bakıyorsun...Sarılıyoruz sonra, yine aynı cümleleri kuruyoruz "kızım sen büyük salaksın", "sensin o salak, vakti zamanında yaptığın eşekliklere say"...Öyle kalıyoruz bir iki saniye, elin yüzümde, elim yüzünde...Hep mutlu ol demek istiyorum sana, ne olursa olsun seni çok seviyorum demek istityorum..diyemiyorum...Arkadaşın geliyor sonra yanımıza, rüya bitiyor benim için. Sen karının yanına gidiyorsun, ben arkadaşlarımın yanına, vakt-i zamanında elele yürüdüğümüz yollarda ayrı yönlere doğru...

Eve dönüş yolunda, sabahın ilk ışıkları doğmak üzereyeken, artık kapanan barın birinden gelen müzikle, hayat benimle kafa buluyor bir de üzerine, anılar iyice üşüşüyor zihnime, gözümden bir damla yaş süzülüyor önce, sonra ağlamak yok bu sefer diyorum kendi kendime, siz hala birbirinize hazır değilsiniz, bekle...

Huzurlu zamanlar icinde huzursuzlaşan bir kalp neden huzursuzlaşır? Söylenemeyenler yüzünden mi? Yüreğinde söylenememekten dolayı ezilen, paramparça olan seni seviyorum cümlesinden mi? Onun yüzünü bir kez olsun okşayıp sonsuza kadar o anda kalma isteğinden mi? Dogru zamanın şimdi olmadığını bile bile acı çekmekten mi?

Huysuz pia tarafından gönderildi.

7 Temmuz 2011 Perşembe

Bazen kelimeler yetmez...


Bazen, kararlar alırsın. İyi kötü uygulamaya da başlarsın, hayat daha iyi olmaya başlar, herşey yolunda gider, mutlusundur...vs.

Sonra birden, biri, bir şey çat diye girer hayatına, dengelerin bozulmaya başlar önce, inatla dengede kalmaya çalışırsın. Bir an gelir, artık çabalamanın boş olduğunu fark eder ve dengeleri yitirirsin. Hahhh işte orada dur, çünkü sen denge kurmaya çalışmaktan vazgeçtiğin anda, hayatına giren o şey, o kişi artık her ne ise, dan diye çıkar hayatından. Bir bakmışsın el sallıyor sana "bye bye".

E iyidik yaa, n'oluyor?, nereye? demeye fırsat bile kalmadan, öylece kalıverirsin ortada, dımdızlak, bombok.

Sonra da işte böyle içinde kalanlar içinde patlar, sen de anca iletilerine belki anlar diye "bazen, kelimeler yetmiyor" yazarsın.

Hayat ne garip hakikaten öyle kuşlar, vapurlar falan.*

*Buradan gençlik dönemimizin Gönül Adamı'na da selam çakmadan edemedim...


Huysuz pia tarafından gönderildi.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Olsun





Az önce ilk defa dinledim bu şarkıyı, öylece battı ve acıttı canımı, en az senin kadar...

Çaresiz içimdeki çocuk
Bir günah gibi hep suçlu
Senin hala ellerin soğuk
Ve yağmurlu
İçimde her gün ölen umutlar var
Olsun zaten aşklar hep böyle

Sana bir söz yazdım bugün
Yolladım rüzgarla
İçinde gözyaşı vardı
Küçükcük bir kadınla

Sana bir söz yazdım bugün
Yolladım rüzgarla
İçinde gözyaşı vardı
Küçücük bir adamla



Huysuz pia tarafından gönderildi.