19 Haziran 2011 Pazar

Babalar Günü



Babalar günü bugün. Uzun zaman önce kutlamayı bıraktığım bir gün, eş-dostun babalarını saymazsak. O yüzden mesela anneler günündeki gibi neşe içinde erkenden uyanmadım bu sabah. Aksine uyandıktan sonra nasıl olsa yapacak bir şeyim yok deyip kendi kendime biraaz daha uyudum, içim buruk.

Senelerce çevremde babalarının biricik kızlarını görerek büyümüş bir kadın olarak, çok kızgındım babama...Beni bırakıp gittiği için, prenses olmanın nasıl bir şey olduğunu tatmama izin vermediği için, ve daha bir çok şey için.

Sonra geçenlerde bir gün (diyorum bu 30 benim dönüşüm yaşım diye de kimse inanmıyor) çok enteresan bir şey fark ettim. Babamın fotoğraflarına daha önce bakmaya başlasaydım belki çok daha önce fark edeceğim bir şey...Babamla birlikte olduğumuz fotoğrafların hepsinde ama hepsinde babam objektife bakmak yerine hep bana bakmıştı. İstisnasız hepsinde. O zaman dank etti kafama, aslında hep onun prensesi olduğum.Önce utandım bunu şimdiye kadar fark etmediğim için, sonra bıraktım utanmayı mutlu oldum, hiç fark etmeyebilirdim de.

Bugün babalar günü... Biliyorum ki bir şekilde duyuyorsun beni. Ben hayatta en çok annemi sevdim, ama şimdi her gün yeniden seni de sevmeyi öğreniyorum, babalar günün kutlu olsun.

Seni seviyorum baba...

P.S. Yazıya uygun olsun diye bu fotoğrafı seçmedim, küçükken en sevdiğim şey senin omuzuna binmekti, bu fotoğrafı görünce o günlere döndüm birden, o yüzden seçtim..


Huysuz pia tarafından gönderildi.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Dostlara Teşekkür..



Şu hayatta dost diyebileceğin insanlar varsa çevrende, ailenin haricinde, yalnız değilsin, en dibe de vursan sırtın yere gelmez bir şekilde  kalkarsın ayağa dün gece birkez daha anladım.

Ortaokul hazırlık sıralarında başlayıp, hala devam eden arkaşlıklar, dilekolay neredeyse 20 sene. Birbirinizin en iğrenç, en komik, en kötü, en keyifli, en çaresiz, en mutlu anlarını bildiğiniz; dünya başınıza da yıkılsa bir araya geldiğinizde içinde mutlaka gülecek, keyif alacak birşeyler bulduğunuz, sadece yanlarında olmaktan bile mutlu olduğunuz insanlar bahsettiklerim. Ve yıllar içinde hayatınıza giren insanlardan, eleyerek yanınıza aldığınız bir kaç kişi.

Ne diyeyim ki, iyi ki varsınız, iyi ki hayatımdasınız. Ne mutlu ki bana, beraber büyüdük, beraber büyüyoruz ve umarım beraber yaşlanırız. Sizlerle hayat çok ama çok güzel.

Hem hayatıma girmeyi seçtiğiniz için size, hem de sizleri bana getirdiği için hayata teşekkürlerimi sunmak adına yazılmış bir yazı bu da. Mucksss


Huysuz pia tarafından gönderildi.

Balon



Bir sıkıntı çöreklendi kalbime, yumru gibi duruyor sabahtan beri olduğu yerde öylece. Sanki bir şeyi, birini bekliyorum, bekliyorum ve o gelmedikçe yumru daha da ağırlığını hissettiriyor. Ne beklediğimi de bilmiyorum, yani aslında bilip de bilmemezlikten geliyorum. (Bunun da edebiyat dersinde tecahül-ü arif gibi salak bir ismi vardı sanki, yanlış mı hatırlıyorum acaba, offf googlea açıp bakmaya bile üşendim)

Radyoda da şarkılar inadına inadına damarıma basıyor, misal an itibariyle Pinhani-Sevmekten Usanmam çalıyor. Ben anılara dalıyorum, yumru daha da büyüyor, büyüyor, sanki böyle kocaman sakız balonu gibi, sonra patlayıp yüzüme gözüme yapışacak gibi.

Neyse ben gidip biraz daha Pinhani falan dinleyeyim de, daha çabuk patlasın patlayacak olan...




Huysuz pia tarafından gönderildi.

14 Haziran 2011 Salı

Renklerin İçinde






Huysuz pia tarafından gönderildi.

Bir Alıntı*


Yarını düşlüyoruz ve yarın gelmiyor;
Gerçekten istemediğimiz zaferler düşlüyoruz,
Yeni gün çoktan geldiği halde,
Yeni bir gün düşlüyoruz.
Yapılması gereken savaşlardan kaçıyoruz.
Çağrıyı duyuyoruz;ama hiç önemsemiyoruz;
Gelecek henüz bir planken, o gelecek için ümitleniyoruz.
Kurtuluş elimizdeyken, kurtarıcı için dua ediyoruz.
Ve hala uyuyoruz.
Ve hala uyuyoruz.
Ve hala dua ediyoruz.
Ve hala korkuyoruz..

*Ölü Ozanlar Derneği

Huysuz pia tarafından gönderildi.

8 Haziran 2011 Çarşamba

Beni Bu Güzel Havalar...



Uzun zamandır yazamıyorum, zira buraya devamlı karanlık şeyler yazmak istemiyorum. Aslında ne kadar çok şey var yazıp anlatmak istediğim. Arşivde biriktiriyorum, bir depresif anımda tekrar düzenler yayınlarım belki..


Neyse bunlar başka zamanın konuları. Bugün gündemim güzel havalarda bana musallat olan çalışmama isteği ve daha da öte versiyonu olan istifayı basıp gitme hayalleri. Bugün de öyle bir gün, karşımda deniz manzarası, ben plaza katına hapsolmuş, kulağımda Zaz'ın keyifli melodileri Bodrum hayalleri kurarak bunları yazıyorum. Şimdi hak mıdır reva mıdır bu? Halbuki şöyle en azından dışarıda olsam elimde fotoğraf makinem, ayağımda şıp şıp terliklerim, kulağımda yine müzik, dolaşsam gezsem doyasıya mesela ne güzel olurdu. Ya da Bodrumda bahçede gölge bir ağacın altında kitabımı okusam..


Bir de mesela bu havalarda beni esir alan bir balkonlu ev hayalim var. İzmirde büyümüş olma kaynaklı sanırım, balkonun yeri apayrı benim hayatımda. Balkon demek, hayat demek bir nevi, baharın yeniden doğuşu, sabahlara kadar sonu gelmez dost sohbetleri, komşularla aynı anda oturulan akşam yemekleri, sıkıntılı gecelerin can yoldaşı demek.. O yüzden havalar düzeldi mi ilk aklıma gelen keşke balkonlu bir evim olsa da, akşam üzeri serinliğinde çıkıp yıkasam taşlarını, sandalyeme oturup günün yorgunluğunu atıversem bir çırpıda düşüncesi oluyor...

Sözün özü, gün içinde, çalışma aralarında yazılan blog böyle bölük pörçük yazılıp, saçma sapan bitebiliyor.

Yazının mottosu "Beni bu güzel havalar mahvetti.-Orhan Veli"


Huysuz pia tarafından gönderildi.