31 Aralık 2011 Cumartesi

Yeni Yıl



Veee gelelim yeni yıl dileklerine...

Yeni yılda,

daha çok gülelim, daha çok keyiflenelim, daha çok çocuk olalım, daha hoşgörülü olalım, vicdanımızın ve kalbimizin sesini daha çok dinleyelim, sevdiklerimizin kıymetini bilip, onlarla daha çok vakit geçirelim, çalışmaktan keyif alalım, güzel yerlere gidelim, güzel yemekler yiyelim, güzel müzikler dinleyelim, daha çok okuyalım, güzel dostlar olsun çevremizde, an'ı yaşamanın anlamını daha çok keşfedelim, farkında olalım, fark yaratalım, istemediğimiz, sevmediğimiz, herkesi ve her şeyi hayatımızdan çıkaracak gücümüz olsun, huzurlu uykular uyuyalım sevdiklerimizle, daha çok öpüşelim, daha çok sevişelim, daha mutlu insanlar olalım, daha çok sarılalım, evrenin bizim enerjimize uyum sağladığını, görmek istediğimiz dünyayı yaratabileceğimizi artık fark edelim, hepimizin bir olduğunun, hepimizin aynı yerden geldiğinin farkına varıp, ayrılıkçı, ırkçı, faşizan düşüncelerden vazgeçelim, hatta her türlü faşizan düşünceye kahredelim, çok ama çok eğlenelim, nerede ve kimlerle olmak istiyorsak orada ve onlarla olalım, bizim ve sevdiklerimizin sağlığı, huzuru, keyfi her daim yerinde olsun, ağzımızın tadı bozulmasın, çok içip sarhoş olalım, sarhoş olmanın keyfine varalım, aşık olalım, ama öyle bir aşık olalım ki dünyamız şaşsın, mutluluktan sırıtmaktan ağzımız kapanmasın, daimi bir leyla ile mecnun kafasında yaşayalım, herkesin bir ismail abisi olsun mesela bu sene, onun gibi güzel insanlar girsin hayatına herkesin, herkes çok istediği her güzel şeye kavuşsun, herkes mutlu olsun...

nasıl bir yıl varsa gönlümüzde, öyle bir yıl olsun hepimiz için.

Mutlu yıllar herkeseeee:)))

P.S. Bir de bir ricam olacak, yeni yılda artık benim için kabus halini alan 'Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl herkese kutlu olsuuun' diye devam eden şarkıdan farklı bir yeni yıl şarkısı yapsınlar. 




Huysuz pia tarafından gönderildi.

Şükürler Olsun ki...




Yeni yıla girmeden 2011'in bu son gününde kaç gündür yazmaya niyetlendiğim, ama bir türlü fırsat bulup da yazamadığım notlarımı yazmadan kapamayalım yılı değil mi ama?

Şimdi efenim öncelikle, birkaç senedir yeni yıla girmeden önce yaptığım bir liste var benim, şükür ve mutluluk listesi. O sene varlığına şükrettiğim, varlıklarından ötürü mutlu olduklarımın listesi. Blogu açmadan  önce el defterime yazardım, şimdi madem blogumuz var, bloga yazalım.

Her şeyden önce şükürler olsun ki, bu yıl da sevdiklerim yanımda, en fazla bir telefon uzağımdaydı.
Benim ve sevdiklerimin sağlıkları ufak tefek problemler hariç gayet iyiydi.
Yeni bir sürü insan tanıdım, onlardan bir sürü yeni şeyler öğrendim.
Farkındalığımın daha da arttığı bir yıl oldu 2011.
Çok güldüm, çok ağladım, yine canım yandı ama, hepsi için değerdi.
Vicdan sahibi olmanın, yargılamadan dinlemenin, içinden gelen sesi dinlemenin, içinden geçenleri rahatlıkla paylaşmanın ne büyük bir lütuf olduğunu öğretti bu yıl bana.
Küçük bir torba renkli leblebi şekerleriyle ne kadar mutlu olunabileceğini anımsadım.
Çok ama çok güzel kitaplar okudum, çok güzel müzikler dinledim bu yıl da.
Denize girebildim mesela yine.
Kıymet bilmenin, huzurlu olmanın değerini yeniden anladım.
Affetmeyi öğrendim çok çok.
Etrafında olan biten iyi şeyleri fark etmenin insanı daha da çok mutlu ettiğini, diğer insanların yaşadığı acıları paylaşmanın bizi daha da insan yaptığını gördüm.
Yazı yazmaya başladım tekrar.
Aşık oldum, artık olmam derken, bir anda, dünyanın en alakasız insanına. Canımı acıtan, ama benim yeni bir ben olmamı sağlayan, ne olursa olsun hep mutlu olmasını temenni ettiğim bir adama.
İnsanın ne yaparsa kendi kendine yaptığını, izin vermediğimiz sürece kimsenin bizi üzemeyeceği gibi, bizi mutlu da edemeyeceğini, kısacası insanın kendi kurdu olduğunu farkettim bu yıl.
Ve her şeyden önemlisi tüm yıl boyunca,  'arkadaşlar iyidir' cümlesinin ne kadar doğru olduğunu her seferinde defalarca kanıtlayan canlarım (Didom, Ebuşum, Tolgam, Emoşum, Emrem, Tutum, Mertim, Elfom, Seropum) hep yanımdaydılar....

Kısacası, şükürler olsun ki, iyisiyle kötüsüyle bir yılı daha bitirdik :)

Veeee, az kalsın unutuyordum, son bir şükür de, bu sene aldığım en güzel noel hediyesine :)))








Huysuz pia tarafından gönderildi.

20 Aralık 2011 Salı

Bugün...




Bugün tam 20 sene oldu, 20 senedir bilfiil hayatımda yoksun.

Gittin... öyle bir gittin ki, 19 sene sürdü seni affetmem. Öyle bir gittin ki, hala yattığın yeri ziyaret etmedim, belki bir gün dönersin diye.

Şimdi yüreğimde tuhaf bir sızı var sadece, hala dönem dönem burnum sızlıyor senle ilgili muhabbetlerde. Şimdi yeni evimde duvarlarda fotoğrafların asılı, en yakışıklı çıktığın. Hatta annemle ikinizin bir fotoğrafınızı bile buldum taa balayından kalma:) buldum da hemen cüzdanıma koydum.

Ben de öyle bıraktığın gibi büyümeye çalışıyorum işte, düşe kalka, kör topal. İyiyim ama merak etme, idare ediyorum en azından. Annem yaşlandı biraz, kabul etmek istemiyorum bunu ama öyle. Farkına vardıkça ürküyorum bir gün onun da o taraflara gelme olasılığından, o yüzden düşünmemeye çalışıyorum çok. Hala evlenmedim :) böyle giderse zor zaten :) Sana benzeyen birini bulamadığımdan diyeceğim ama seni de çok hatırlamıyorum ki...Hatta belki o yüzden öyle savrulup duruyorum ortalarda.

Vakti zamanında, bundan epey sene önce o zaman Tuğçe Baran adıyla yazarken Mutlu Tönbekici "Dubalar Üzerinde Bir Hayat" diye bir yazı yazmıştı bir babalar gününde. Orada şöyle bir paragraf vardı, hep aklımın bir köşesinde yer eden.


Haşmet (Babaoğlu) dün güzel demiş. Anne insanla, baba hayatla olan ilişkimizi kurar. Babasız kızların hayatla daima bir alıp veremediklerinin olması belki de bu yüzden, iskelemiz yok. Dubalarla idare edip duruyoruz. 
Hayata "babasının prenses kızı" olarak başlamamış olmak insana maça on sıfır yenik girmişlik hissi veriyor. Hayatın boyunca o on golü telafi etmeye çalışıyorsun. Ta ilkokuldan beri tek derdin o on gol oluyor. O on gol oluyor yirmi gol, yirmi gol oluyor otuz gol... Sonra sonra sen de gol atmaya başlıyorsun ama o kadar yara bere içinde ne kadar eşit olabilirsin ki prenseslerle? 
Bu yaşımda bile, sokaklarda, filmlerde baba çocuk sarılması gördüğümde burnum sızlar. Hani bıraksam kendimi her seferinde hüngür hüngür ağlayacağım. Nasıl kapanmaz bir yaraysa bu... 
"Babasız büyümüş kızlarla asla çıkmam" demişti bir keresinde bir arkadaşım. Çıkılmaz hakikaten. Ben olsam ben de çıkmam... Yaptığın her fenalık içimizdeki "babasız kızlar vadisi" nde onar yirmişer kere yankı yapar çünkü. Bir laf, yirmi laf etkisi yapar. Bu da kaldırılacak nane değildir hakikaten. Patlak ego daima hava kaçırır... Kimse de yama olamaz. Gönülsüzler hele yarığı daha da açarlar. Bu sefer o duba da batar. Kalırız bir salla ortada...


Öyle işte özlüyorum seni sık sık. İyi ol oralarda olmaz mı? Hiç olmazsa oralarda iyi ol. Ve arada bir de olsa, rüyalarda da olsa, uğra bana, kendini hatırlat. Hatırlat ki, rüyada da olsa, sesli olarak söyleyebileyim seni ne kadar sevdiğimi ve ne kadar çok özlediğimi...


Huysuz pia tarafından gönderildi.

18 Aralık 2011 Pazar

Güneş her gece tepemde doğuyor..




Sırtım kaskatı haftalardır, başımda devamlı bir ağrı. Tıkandım kaldım. Kelimeler çıkmıyor bir türlü, ne ağzımdan, ne parmaklarımdan. Halbuki beynim ayrı dolu, kalbim ayrı dolu yaşananlarla, düşüncelerle...Bir arkadaşım beynindekiler de süzülüp kalbine insin, ancak ondan sonra çözülürsün dedi, haklı belki de bilmiyorum.

Yorgunum, hem de çok yorgunum....



Huysuz pia tarafından gönderildi.

13 Aralık 2011 Salı

Kafamda deli sorular...




İnsan ne yaparsa kendine yapıyor. Bünyem iflas etmek üzere. Uykusuzluk, stres, mutsuzluk...derken, her gece çeker olduğum mide ve sırt ağrıları, her hafta sonu nükseden mide bulantıları hayattan bezdirir oldu yine bu aralar.

Yine de, bile bile işkence yapmaya devam ediyorsun işte kendi kendine. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu sorup duruyorsun kendine. Neyi, kimi, hangi yolu seçmeli? Nasıl yapmalı, nasıl etmeli? Devamlı sorular kafamın içinde, iki ayrı özne arası yaptığım yollar. Vazgeçemeyişler....

Bir tarafta iyi şeylerin birdenbire olacağına inancım, diğer yanda terliklerimle gitmek isteyeceğim aşk...Nedir doğru, hatta var mıdır doğru?



Huysuz pia tarafından gönderildi.

11 Aralık 2011 Pazar

Aslında kalandır terk eden..


Durum budur panpa, biz kendi aramızda, "bir tarafım kalk gidelim derken, öbür tarafım bok yeme otur diyor" deriz bu duruma.

Ben de dönüp dönüp soruyorum kendime, gitmek mi zor kalmak mı diye?

Huysuz pia tarafından gönderildi.

4 Aralık 2011 Pazar

Aşk Bir Dengesizlik İşi...




Pazar bugün.

Keyifli okumalar, keyifli vakitler, keyifli kahvaltılar, keyifli sohbetler, keyifli izlemeler günü...

Hafta içi, mesai saatleri içinde akmayan günlere inat, göz açıp kapayana kadar geçip gidiveren bir gün. O yüzden daha bir sıkı sarılmak gerek pazar günlerine.

Neyse efenim, ben de bugün keyifli ve güzel bir pazar günü geçirmek istiyorum. Yeni yıl yaklaşıyor, aklımda bu sene sevdiğim insanlara alacağım hediyelerle ilgili güzel fikirler var. Sevdikleri biraz şaşırtmak iyidir her zaman :) Onun için de hazırlıklar yapmak lazım, bu da en basitinden alışveriş yollarının bana göründüğüne işaret...

İşaret demişken, bu yazının asıl mevzusu işaretler olacaktı da, yine koptu her şey. Ah şu kafamı bir toplayabilsem zaten, hayatta bir çok şeyi daha kolay başaracağım.

Ne diyorduk, evet efenim, işaretler, onlar her yerde. Görmek istersek eğer, herkes ve her şey bize yol gösterebilir, önemli olan bunu istemek ve izin vermek...

Bu hayat dersini neye borçluyuz derseniz, bu sabah hiç adetim değilken kahvaltı esnasında tv.de film izleme kararı almama. Nerede ne varmış diye kanallar arasında gezinirken, daha öncede izlediğim ve bir pazar sabahı izlendiğinde keyifli olabileceğini düşündüğüm "Ye, Dua Et, Sev" filmine denk gelip, ortasından filmi yeniden izlemeye başlamamla oldu her şey.

Sanki biri geçmiş karşıma, elinde bir fener yolumu aydınlatıyordu. Önce adam dedi ki kadına: "Onun seni affetmesini bekleyerek vakit kaybetmekten vazgeç, sen kendini affet!" Dırırırın. Ben de ampuller yanıp sönmeye başladı hemen. Ve ben bin bir düşünce aleminde dolanırken, şu cümle çalındı kulağıma: "Bazen aşk için dengeni kaybetmek, hayatı dengeli yaşamanın bir parçasıdır." Aşk uğruna dengesini yitirmekten ölümüne korkan bana, resmen kapak oldu bu cümle.

Ben de geldim buraya yazdım bunları, arada bakıp bakıp hatırlamak için.

Keyifli pazarlar olsun herkese...

Huysuz pia tarafından gönderildi.