11 Ekim 2011 Salı

Bir Yolculuk Hikayesi



Son bir kaç gündür yollardayım. Uçuyorum, uyuyorum, yapmam gerekenleri yapıyorum, sonra yine uçuyorum, uyuyorum...Bu süreçte deli gibi bir yağmur eşlik ediyor bana. İstanbul'dan ayrılacağım sabah başlıyor yağmur, öfke nöbetine tutulmuş gibi yağıyor, ama o nöbetin arkasından gelecek havada huzur olacak hissediyorum. Antalya'ya iniyorum, yine yağmur karşılıyor beni, hava sıcak, sıkıntılı, İstanbul'da hissettiğim huzur yok burada. Belki en yakın arkadaşı evermenin sıkıntısı yüzündendir diye düşünüp geçiyorum.

Kulağımda hep Amy. Yağmurlu havaya yakışıyor bence sesi. Onu dinlerken uzun zamandır kimsenin ölümüne, yaşadıklarına..vs. gerçekten üzülmediğimi hissediyorum. O öldüğünde düşündüklerimi hatırlamaya çalışıyorum ve onun ölümüne de çok üzülmediğimi fark ediyorum. Ama, birinin kendini umursamayan bir herif ve onun aşkı uğruna kendini bu kadar harcaması içimi acıtıyor.

Duraksıyorum, başkalarının bunu nasıl göremediğini idrak etmeye çalışıyorum ve bingo! Çünkü onların dengeleri hiç bozulmamış hayatta! Hep sağlam basanların asla tadamayacağı, anlayamayacağı o kayıp gitme hissi... Onu yaşamayan anlayamıyor galiba..

İnsan hayatında gerçekten dengelerini yitirip duvara toslamadan, gerçek bitişlere şahit olmadan, 'insan' olamıyor zannımca. Canı yanmadan, kendi küllerinden doğamıyor.

Bunları düşünürken mp3 playerda Dire Straits çalmaya başlıyor ve ben kendimi huzurlu bir uykunun kollarına bırakıyorum, onun kollarında uyuduğumu düşünerek..

Ve döndüğümde İstanbul'u hiç özlemediğim kadar özlediğimi fark ediyorum.

Huysuz pia tarafından gönderildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder