4 Ağustos 2011 Perşembe

Ölümler ve Biz Faniler

Bu hafta biri yakın olmak üzere üç arkadaşımın ikisinin annesinin, birisinin babasının ölüm haberini almak resmen yüreğimi dağladı.

Bir yandan onlara üzülürken bir yandan kendi korkularımla yüzleştim. Annemi kaybetme korkusunu tekrar yaşadım, tekrar canım yandı.

Bu korkuyla nasıl başa çıkılır, nasıl üstesinden gelinir, herkes aynı şiddette mi yaşar bu korkuyu ya da herkes korkar mı bundan...böyle sorular var aklımda. Düşündükçe nefessiz kalmama sebep olan.

Az önce en sevdiğim arkadaşlarımdan birinin annesini kaybettiğini öğrendim. Hastaydı zaten, doktorlar 6 ay ömür biçmişlerdi, kanser tüm vücudunu sarmıştı. İlk söylediğinde bunu arkadaşım, gözlerim dolmuş, ona çaktırmamak için epey çaba sarfetmiştim. Ne de olsa morale ihtiyacı vardı. Sonra yavaş yavaş artık büyüdüğümüzü düşünmeye başladım. Bu tip haberler her geçen gün artacaktı bundan sonra. Bu durumla yüzleşmek gerekti...
Arkadaşım benden daha metanetli çıktı bu süreçte. Belki de kabullenmişti durumu...

Şimdi nasıl, neler hissediyor bilmiyorum, yanında değilim çünkü. Sesini duyarsam dağılırım diye arayamıyorum da.

Sabah haberi aldığımdan beri aklımda tek bir düşünce var, hayat dediğimiz şu süreçte gerçekten çok sikimsonik şeyleri kendimize problem edip, üzülüyoruz. Ölümden ötesi hakikaten boş be valla...

Şu anda bunu yazarken, arka masamdaki arkadaşın Amy'den Back To Black çalmaya başlaması da ayrıca ironik oldu gerçekten!...

Akşam şarkıyı da buna edit yaparım artık.

Yazıyı nasıl sonlandıracağımı bilemiyorum. Kafamda cümleler uçuşuyor. Bir diğer masada şu an en büyük problemi sevgilisiyle yaşadığı problemler olan arkadaşıma etmek istediğim küfürler çoğunluğunu oluşturuyor bu cümlelerin. Amaan nasıl olsa anlamayacak diyerek yatıştırıyorum kendimi.

Diyecek çok da söz yok aslında. Nokta!


Huysuz pia tarafından gönderildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder